NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
مُوسَى
الْبَلْخِيُّ
وَهَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَا
أَخْبَرَنَا
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ يَزِيدَ
أَخْبَرَنَا
سَعِيدُ بْنُ
أَبِي
أَيُّوبَ
حَدَّثَنِي
عَيَّاشُ بْنُ
عَبَّاسٍ
الْقِتْبَانِيُّ
عَنْ عِيسَى بْنِ
هِلَالٍ
الصَّدَفِيِّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرٍو
قَالَ أَتَى
رَجُلٌ رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ أَقْرِئْنِي
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
فَقَالَ اقْرَأْ
ثَلَاثًا
مِنْ ذَوَاتِ
الر فَقَالَ
كَبُرَتْ
سِنِّي
وَاشْتَدَّ
قَلْبِي وَغَلُظَ
لِسَانِي
قَالَ
فَاقْرَأْ
ثَلَاثًا مِنْ
ذَوَاتِ
حاميم
فَقَالَ
مِثْلَ
مَقَالَتِهِ
فَقَالَ اقْرَأْ
ثَلَاثًا
مِنْ
الْمُسَبِّحَاتِ
فَقَالَ
مِثْلَ
مَقَالَتِهِ
فَقَالَ
الرَّجُلُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
أَقْرِئْنِي
سُورَةً
جَامِعَةً
فَأَقْرَأَهُ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا زُلْزِلَتْ
الْأَرْضُ
حَتَّى
فَرَغَ
مِنْهَا
فَقَالَ
الرَّجُلُ وَالَّذِي
بَعَثَكَ
بِالْحَقِّ
لَا أَزِيدُ
عَلَيْهَا
أَبَدًا
ثُمَّ
أَدْبَرَ
الرَّجُلُ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَفْلَحَ
الرُّوَيْجِلُ
مَرَّتَيْنِ
Abdullah b. Amr b. el-âs
(r.a.)'dan; demiştir ki:
Bir adam Resûlullah
(s.a.v.)'e gelip:
Ya Resulullah, bana
(Kur'ân'dan birşey) öğret, dedi. Peygamber (s.a.v.):
"Başında (elif lâm)
râ olan sûrelerden üçünü oku" buyurdu. Adam:
Yaşım ilerledi, hafızam durgunlaştı,
dilim ağırlaştı, dedi. Peygamber (s.a.v.);
"Hâ-mîm'lerden
üçünü oku" buyurdu. Adam aynı mazeretleri ileri sürdü. Nebi (s.a.v.);
"Müsebbihât
(başında olan süreler)den üçünü oku" buyurdu.
Adam yine evvelki
dediklerim söyledi ve;
Ya Resûlallah! Bana (her
türlü hay rı) içinde toplayan bir tek sûre öğret, dedi. Bunun üzerine Nebi
(s.a.v.) zilzâl sûresini bitirinceye kadar okuttu (öğretti). Bunu müteakiben
adam:
Seni hak ile gönderen
(Allah)'a yemin ederim ki, ebediyyen buna bir şey ilâve etmeyeceğim, dedi.
Sonra arkasını dönüp gitti. Buna karşılık Nebi (s.a.v.) iki defa:
"Adamcağız
kurtuldu" buyurdu.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, II,
169.
Hadis-i şerifte bahsi
geçen adamın kim olduğu belirtilmemiştir.Ancak ifâdeleri yaşı ilerlemiş bir
ihtiyar olduğunu göstermektedir.
Bu zât ömrünün sonuna
doğru Resûlullah'a uzun uzadıya Kur'ân-ı Kerim öğrenmesinin ve okumasının
mümkün olmadığını, İlerleyen yaşı ve ağırlaşan hafızasının buna el vermediğini
mazeret göstererek kendisine bir çok hayrı ihtiva eden bir sûre öğretmesini
istemiş ve o da zilzâl süresini öğretmiştir.
Tirmizî, Beyhakî ve
Hâkim'in İbn Abbâs'dan merfu olarak rivayet ettikleri bir hadiste Nebi
(s.a.v.); "Zilzâl sûresi Kur'an-ı Kerim'in yansına denktir"[Tirmizî,
fedâilu'l-Kur'ân] buyurmuştur. Çünkü Kur'an-ı Kerim'in ahkâmı dünyaya ait
olanlar ve âhirete dâir olanlar olmak üzere iki kısımdır. Bu sure âhiret ahkâmına
ait esasları özetle içine almaktadır. Ayrıca hayır ya da şer olsun yapılan her
amelin karşılığının görüleceği de belirtilerek hayra teşvik edilmiş, serden
uzak durulması öğretilmiştir. Sûre'nin bu muhtevası gözönünde bulundurularak
Kur'ân'ın muhtevası da dikkate alınırsa, "Kur'ân'm yarısına eşit
olduğu" ifadesinin hikmeti daha iyi anlaşılır.
Ka'bû'l-âhbâr şöyle
der: "Muhammed (s.a.v.)'e iki âyet indirilmiştir ki bunlar, Tevrat, İncil,
Zebur ve sahifelerde olanları içine almışlardır. Bu âyetler zilzâl süresindeki
"Herkim zerre ağırlığı hayır yaparsa karşılığını görecektir ve her kim
zerre ağırlığı şer işlerse o da karşılığını görecektir" âyet-i kerimeleridir.[el-Menhel,
VIII, 17.]
Ahmed b. Hanbel'in
Sa'sa'a b. Muâviye'den rivayet ettiğine göre o Hz. Nebi (s.a.v.)'e gelmiş,
Efendimiz de kendisine bu âyeti okumuş. Bunun üzerine Sa'sa'a; "Bu bana
yeter, Kur'ân'dan başka birşey işitemesem de önemi yok" demiştir.
Buhârî ve Müslim'in Ebû
Hureyre'den rivayet ettikleri şu hadis de bu sûrenin faziletine delâlet
etmektedir.
Resûlullah (s.a.v.)'a
eşeklerin zekâtı soruldu o da şu cevabı verdi:
"Bu konuda
manâsında müstakil (çeşitli mana ve faziletleri toplayan) şu âyetten başka bir
şey inmedi" buyurup âyetini okudu.
Yukarıda naklettiğimiz
haberler, üzerinde durduğumuz Zilzâl sûresİ'-nin kadr ve kıymetine işaret
yönünden herhangi bir izaha ihtiyaç bırakmayacak derecede açıktır. Bunlara
ilâveten bu sûrede kıyamet ahvâlinin zikredilmesi ve insanları hayra teşvik
edip serden sakındıran âyetlerin bulunması da dikkatten uzak tutulmamalıdır.