SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

ŞEHR-İ REMEDAN BAHSİ

<< 1399 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مُوسَى الْبَلْخِيُّ وَهَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَا أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي أَيُّوبَ حَدَّثَنِي عَيَّاشُ بْنُ عَبَّاسٍ الْقِتْبَانِيُّ عَنْ عِيسَى بْنِ هِلَالٍ الصَّدَفِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ أَتَى رَجُلٌ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ أَقْرِئْنِي يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ اقْرَأْ ثَلَاثًا مِنْ ذَوَاتِ الر فَقَالَ كَبُرَتْ سِنِّي وَاشْتَدَّ قَلْبِي وَغَلُظَ لِسَانِي قَالَ فَاقْرَأْ ثَلَاثًا مِنْ ذَوَاتِ حاميم فَقَالَ مِثْلَ مَقَالَتِهِ فَقَالَ اقْرَأْ ثَلَاثًا مِنْ الْمُسَبِّحَاتِ فَقَالَ مِثْلَ مَقَالَتِهِ فَقَالَ الرَّجُلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَقْرِئْنِي سُورَةً جَامِعَةً فَأَقْرَأَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا زُلْزِلَتْ الْأَرْضُ حَتَّى فَرَغَ مِنْهَا فَقَالَ الرَّجُلُ وَالَّذِي بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لَا أَزِيدُ عَلَيْهَا أَبَدًا ثُمَّ أَدْبَرَ الرَّجُلُ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَفْلَحَ الرُّوَيْجِلُ مَرَّتَيْنِ

 

Abdullah b. Amr b. el-âs (r.a.)'dan; demiştir ki:

 

Bir adam Resûlullah (s.a.v.)'e gelip:

 

Ya Resulullah, bana (Kur'ân'dan birşey) öğret, dedi. Peygamber (s.a.v.):

 

"Başında (elif lâm) râ olan sûrelerden üçünü oku" buyurdu. Adam:

 

Yaşım ilerledi, hafızam durgunlaştı, dilim ağırlaştı, dedi. Peygamber (s.a.v.);

 

"Hâ-mîm'lerden üçünü oku" buyurdu. Adam aynı mazeretleri ileri sürdü. Nebi (s.a.v.);  

 

"Müsebbihât (başında olan süreler)den üçünü oku" buyurdu.

 

Adam yine evvelki dediklerim söyledi ve;

 

Ya Resûlallah! Bana (her türlü hay rı) içinde toplayan bir tek sûre öğret, dedi. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) zilzâl sûresini bitirinceye kadar okuttu (öğretti). Bunu müteakiben adam:

 

Seni hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, ebediyyen buna bir şey ilâve etmeyeceğim, dedi. Sonra arkasını dönüp gitti. Buna karşılık Nebi (s.a.v.) iki defa:

 

"Adamcağız kurtuldu" buyurdu.

 

 

İzah:

Ahmed b. Hanbel, II, 169.

 

Hadis-i şerifte bahsi geçen adamın kim olduğu belirtilmemiştir.Ancak ifâdeleri yaşı ilerlemiş bir ihtiyar olduğunu göstermektedir.

 

Bu zât ömrünün sonuna doğru Resûlullah'a uzun uzadıya Kur'ân-ı Ke­rim öğrenmesinin ve okumasının mümkün olmadığını, İlerleyen yaşı ve ağır­laşan hafızasının buna el vermediğini mazeret göstererek kendisine bir çok hayrı ihtiva eden bir sûre öğretmesini istemiş ve o da zilzâl süresini öğretmiştir.

 

Tirmizî, Beyhakî ve Hâkim'in İbn Abbâs'dan merfu olarak rivayet et­tikleri bir hadiste Nebi (s.a.v.); "Zilzâl sûresi Kur'an-ı Kerim'in yansı­na denktir"[Tirmizî, fedâilu'l-Kur'ân] buyurmuştur. Çünkü Kur'an-ı Kerim'in ahkâmı dünyaya ait olanlar ve âhirete dâir olanlar olmak üzere iki kısımdır. Bu sure âhiret ahkâ­mına ait esasları özetle içine almaktadır. Ayrıca hayır ya da şer olsun yapı­lan her amelin karşılığının görüleceği de belirtilerek hayra teşvik edilmiş, serden uzak durulması öğretilmiştir. Sûre'nin bu muhtevası gözönünde bu­lundurularak Kur'ân'ın muhtevası da dikkate alınırsa, "Kur'ân'm yarısına eşit olduğu" ifadesinin hikmeti daha iyi anlaşılır.

 

Ka'bû'l-âhbâr şöyle der: "Muhammed (s.a.v.)'e iki âyet indirilmiştir ki bunlar, Tevrat, İncil, Zebur ve sahifelerde olanları içine almışlardır. Bu âyetler zilzâl süresindeki "Herkim zerre ağırlığı hayır yaparsa karşılığını görecektir ve her kim zerre ağırlığı şer işlerse o da karşılığını görecektir" âyet-i kerime­leridir.[el-Menhel, VIII, 17.]

 

Ahmed b. Hanbel'in Sa'sa'a b. Muâviye'den rivayet ettiğine göre o Hz. Nebi (s.a.v.)'e gelmiş, Efendimiz de kendisine bu âyeti okumuş. Bunun üzerine Sa'sa'a; "Bu bana yeter, Kur'ân'dan başka birşey işitemesem de önemi yok" demiştir.

 

Buhârî ve Müslim'in Ebû Hureyre'den rivayet ettikleri şu hadis de bu sûrenin faziletine delâlet etmektedir.

 

Resûlullah (s.a.v.)'a eşeklerin zekâtı soruldu o da şu cevabı verdi:

 

"Bu konuda manâsında müstakil (çeşitli mana ve faziletleri toplayan) şu âyetten başka bir şey inmedi" buyurup âyeti­ni okudu.

 

Yukarıda naklettiğimiz haberler, üzerinde durduğumuz Zilzâl sûresİ'-nin kadr ve kıymetine işaret yönünden herhangi bir izaha ihtiyaç bırakma­yacak derecede açıktır. Bunlara ilâveten bu sûrede kıyamet ahvâlinin zik­redilmesi ve insanları hayra teşvik edip serden sakındıran âyetlerin bulun­ması da dikkatten uzak tutulmamalıdır.